/* Blog Hocam İletişim Sayfası */ .contact-form-widget { width: 500px; max-width: 100%; margin: 0 auto; padding: 10px; background: #E6E7E8; color: #000; border: 1px solid #656E75; box-shadow: 0 1px 4px rgba(0, 0, 0, 0.25); border-radius: 10px; } .contact-form-name, .contact-form-email, .contact-form-email-message { width: 100%; max-width: 100%; margin-bottom: 10px; } .contact-form-button-submit { border-color: #656E75; background: #E6E7E8; color: #000; width: 20%; max-width: 20%; margin-bottom: 10px; } .contact-form-button-submit:hover{ background: #679EC9; color: #ffffff; border: 1px solid #FAFAFA; } /* Blog Hocam İletişim Sayfası */

24 Mart 2016 Perşembe

26 Suudi Arabistan Bölüm 2 : Mekke

Kabe

Suudi Arabistan'da 3 gece Medine, 8 gece Mekke olarak kaldık. Medine nasıl bir şehir, nelerle karşılaştık Suudi Arabistan Bölüm 1 : Medine yazımda okuyabilirsiniz. Mekke ile Medine arası kara yoluyla yaklaşık 5-6 saat sürüyor. Medine'den Mekke'ye gelirken eğer umre yapacaksanız, Mikat sınırı denilen mescitlerde niyetlenip ihrama giriyorsunuz.

Saat : 19.00 civarında Mekke'ye, kalacağımız otele vardık. Tur şirketi, otobüsten valizleri otel görevlilerinin alacağını söyleyerek bizim, yemeklerimizi yeyip, katlara çıkan valizleri alıp, lobide beklememizi istedi. Yemekten sonra odaların bulunduğu kata çıktığımızda, eşimin valizi hariç tüm valizlerimiz oradaydı. Hemen görevlilere konuyu ilettik, bir karışıklık olmuştur buluruz dediler, biz de Kabe'ye gitmek üzere otobüslere bindik.


Zemzem Tower
   
                     
Medine'den sonra Mekke havası çok tozlu bir şehir. Özellikle akşamları bu daha fazla hissediliyor. Bizi rahatsız edecek kadar kötüydü, o nedenledir ki sıklıkla maske kullandık. Kabe'nin etrafı şantiye alanı gibi. Kabe'nin hemen yakınında taş kırma işlerine benzer faaliyet gösteren bir alan var. Otobüslerden inip Kabe'ye giden yürüme yolunda asfalt bozuk. Her yer dev vinçlerle kaplı. Geçen yıl dev vincin devrilip de insanların altında can verdiği yeri görüyoruz. Kabe ve çevresindeki çalışmalar 2020 yılına kadar bitirilmesi planlanıyormuş. Eminim tamamlandığında harika sonuçlar ortaya çıkacaktır ancak şu anda Kabe'den çıktığınız anda karmaşa karşılıyor sizi.


Kabe'deki vinçler
                       
Mekke'nin hemen hemen her noktasından baktığınızda Saat Kulesini yani Zemzem Tower'ı görebiliyorsunuz. Gerçekten çok büyük bir yapı, ışıklandırılması görkemli yapılmış. Kabe, çevresinde yükselmiş olan devasa binalardan görünmediği için, nerede diye sorduğunuzda, artık Zemzem Towerın altında olarak gösteriliyor. Elbette zaman Osmanlı zamanı değil ama ecdadımızın o dönemlerde Kabe'nin yüksekliğini aşmaması için çevresinde yapılan yapılara karşı hassasiyet gösterdiklerini duyunca hüzünleniyorum.




Kabe'nin resmini eminim birçok yerde, farklı açılardan görmüşsünüzdür. Ben çevresini de hep merak etmiştim. Bu yüzden de bol bol fotoğraf çektim. O yüzden çevresindeki yapıları belki de ilk kez göreceksiniz. Yolda dahi giderken onlarca irili ufaklı dağ/tepe ile karşılaşıyorsunuz. Dağın içinden yapılan geçitler ile karayolunda ulaşım sağlanmış.

Resimdeki bulanıklık tozdan kaynaklanıyor

Rehberler bizi Selam kapısından içeriye soktular. Peygamberimiz de o kapıyı kullanırmış. Kapıdan girdikten sonra yürümeniz gereken bir hol var ancak herkes bekliyordu. Sonra öğrendik ki tam o esnada Başbakan Ahmet Davutoğlu umre yapıyormuş. Tam da denk gelmiş :) Yoğunluğu azaltmak adına görevliler bizi beklettiler. Davutoğlu'nun tavafının bitmesinin ardından Kabe'ye doğru yürümeye başladık. Kabe'yi ilk kez göreceğimiz için, ileriye bakarak değil de önümüze bakarak yürümemizi istediler. Tam önüne geldiğimizde kaldırdık  başımızı ve baktık:


                           

Ben heyecanlanmam diyen biri dahi olsanız, o görkemli yapıyı, muhteşemliği, ışıklandırmaları ve genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuk, engelli, siyah, beyaz demeden aynı yöne yürüyen insanları gördüğünüzde heyecanlanıyorsunuz. Ve herşeyin temeli olan, dualarda namazlarda yüzünüzü döndüğünüz Kabe işte karşınızda...


                           

Umrenin yapılabilmesi için önce tavaf yapılması gerekli. Bu da 7 şavt demek yani 7 kere Kabe'nin etrafında dönmek. Başlangıç noktası Hacer-ül Esved taşının hizası oluyor ve giren-çıkandan dolayı sıkışıklığın en yoğun yaşandığı yer de burası oluyor. Tavaf tamamlanınca 2 rekat tavaf namazı kılınıyor ardından da zemzem suyu içilip Say yapılıyor. Say yapmak ise Kabe'nin hemen yanında bulunan Sefa Tepesi ve Merve Tepesi'nin arasında 7 kere gidip gelmek. Bunun hikmeti de Hz. İbrahim'in eşi Hz Hacer, oğlu Hz. İsmail için su ararken, bu iki tepe arasında bir oraya bir buraya koşmuş. Sonunda yerden zemzem suyu çıkmaya başlamış.

Say Alanı
                       
Şimdilerde Sefa ve Merve arası üstü kapalı, yerler pırıl pırıl mermer haline getirilmiş. İki uçta da tepelerden bir bölüm görünebiliyor. Kabe'den hiç dışarı çıkmadan koridorlar sayesinde buraya ulaşabiliyorsunuz. Dışarıdaki sıcak havadan hiç etkilenmeden Say'ı yerine getirebiliyorsunuz. Üstelik 3 katlı. Böylelikle yoğunluk katlara yayılmış.


Say Alanı
             
Say Alanı- Yeşil Işıklar
               
Yeşil ışıkların altına gelindiğinde, erkekler koşmaya başlıyor. Kadınlar da yürüme hızını arttırıyor. Bunun nedeni olarak da Hz. Hacer'in bu bölümde daha hızlı koşturmuş olması gösteriliyor. Aslında bilerek yapıldığında, ne kadar anlamlı geliyor, İslam ülkelerinde şu anda çok olmasa da, o zamanlardan bu yana kadına verilen önemi görüyorsunuz, Hz. Hacer'in yaşadıkları, bir ibadete dönüşmüş.

Safa Tepesi
                       
Say bitince, saçtan bir tutam kesiliyor ve ihramdan çıkılıyor, umreyi yerine getirmiş oluyorsunuz. Bu yapılanların ayrıntılarını ben de orada öğrendim. Tur şirketinin verdiği kitapçıklarda hepsi yazıyor. Ayrıca tur rehberleri, her ayrıntıyı size hatırlatıyor. Bir de gitmeden önce hem sevdiğim bir yazar olması sebebiyle hem de tavsiyeler üzerine Talha Uğurluel'in "Mekanlar ve Olaylarıyla Hz. Muhammed'in Hayatı" kitabını almıştım. Mekke ve Medine'deki gezebileceğiniz yerleri resimleriyle ve yaşananlarla anlatan rehber niteliğinde bir kitap. Çok faydalandım, orada da yanımdan ayırmadım ve önemini bilerek, bilinçli gezdim her gittiğimiz yeri.

Umre, genç yaşımızda gitmiş olmamıza rağmen, oldukça yorucuydu. Yürüdüğünüz mesafe bayağı uzun, hele Kabe'nin etrafındaki yoğun kalabalık içindeki tavaf da düşünüldüğünde, gerçekten meşakkatli. Bir de, bu umreydi, hac da daha fazla yapılması gereken kaideler var ve daha da yorucu olduğu söyleniyor. Biz Türk Milleti olarak, zaten en yaşlı giden toplummuşuz. Gerçi bunda ekonomik durumun da etkisi olduğunu düşünüyorum. Hacca gitmek ciddi bir maliyet.


Mekke
                       
Mekke, Medine'ye göre çok daha büyük ve kalabalık bir şehir. Çok mağaza var. Kadınları hep feraceli de olsa, bizim Nişantaşı'nı aratmayan abiye satan mağazalar da var. Zaten, kadın kadına yapılan eğlencelerin namını çok duydum ama tanık olamadım. Binaların çoğu konaklama amaçlı ve oldukça yüksek katlı. Mekke'de  yaşayanların büyük çoğunluğu çalışmak için gelenler. Suudlar ile pek karşılaşamıyorsunuz çünkü zengin Suudlar daha çok Riyad ve Cidde civarında yaşamayı tercih ediyorlarmış.                


Mekke'de bir okul
                         
Mekke'de trafik İstanbul'u aratmıyor, abartmıyorum bazen İstanbul trafiğini aradığım da oldu :) Gece gündüz korna çalıyorlar. Özellikle otobüslerin egzozu, konforu vb. ömründe denetlenmemiş gibi. Çok fazla ufak çapta kazalar oluyor. Gözümüzün önünde birçok kazayla karşılaştık. Arabalar hep vuruk ve hasarlı, ama yaptırmıyorlar. Bir gün üşenmedim saydım :) 10 tane arabanın 8'i belirgin göçüktü :) Kaza olduğunda sigortadır, polistir pek uğraşmıyorlar. Bunun iki nedeni varmış. Biri, zaten arabalar ülkemize nazaran oldukça uygun fiyatlı, 1-2 sene kullanıyorlar, hoop yenisini alıyorlar, araç hurdaya gidiyor. Tamir parasıyla da uğraşmıyorlar. İkincisi ise, burada yaşayan genel olarak çalışan sınıf olduğundan, onlara verdikleri arabalar, kendi kullandıkları lüks araçlara nazaran sınıfı daha düşük. Çalışanlar da uğraşmıyor, işveren de...


Mekke
                         
Al Baik- El Beyk
                       
Arabistan'a gidiyorsanız, ne yenir ne içilir diye sorduğunuzda, Aman, El Beyk' e git çok güzel derler. (Al Baik) EL Beyk bildiğiniz KFC ya da Popoyes tarzı bir restaurant. Suudi Arabistan'ın büyük çoğunluğunda olduğu gibi, burada da kadın ve erkek sipariş yeri/kasası farklı. Ama her daim içerisi ful. Biz de merak ettik, eşimle gittik. Baktık erkek tarafı zibil kalabalık, ben hemen kadın bölümünden sipariş verdim :) Bildiğiniz pane harçlı tavuk ve patates. Çeşitli menüleri var. İçecekler menüye dahil değil, ayrı satılıyor. Ama fiyatı buradaki KFC'den oldukça uygun. KFC'de bir menü 20 riyal iken, El Beyk'te 9 riyale doyabiliyorsunuz. Ben bu kadar ballandırılmasının nedenini tek bir şeye bağladım. Bizim de kaldığımız gibi orta sınıf otellerde, yemekler vasat. Hele bir de çok seçen biriyseniz, zorlanabilirsiniz. Bu vasat yemeklere alıştıktan sonra, El Beyk'ten yemek yemek, kuru ekmek yerine pasta yiyebilmek gibi bir şey oluyor. Giderseniz yiyiniz efendim :)

Bin Dawood Market
                       
Meşhur El Beyk'ten sonra, bir başka meşhur Bin Dawood MarketlerSuudi Arabistan Bölüm 1 : Mekke  yazımda da bahsetmiştim. Bin Dawood bizdeki BİM ya da A101 gibi bir market. İçinde yeme, içme, temizlik, giyim, hediyelik vb. herşeyi bulabiliyorsunuz. Mekke'de de birkaç nokta da karşımıza çıktı. Bizim otelimiz Şişe denilen bölgedeydi ve yakınımızda büyük bir Bin Dawood markette vardı. Biz, Medine'de iken en çok Bin Dawood marketten alışveriş yapmıştık. Mekke'ye geldiğimizde, Noori Market'i gördük.(Bildiğiniz Nuri :) O da Bin Dawood gibi herşeyi bulabileceğiniz bir market. Ben Noori'yi daha çok sevdim. Noori'nin taş fırınında bayağı büyük, kabarık pide gibi yufkalar satıyorlar. Sıcak sıcak fırından alıp, tereyağ sürüp yedik hep :) Fiyatı da sadece 1 riyaldı. Bir de Suudi Arabistan üretimi çeşitli meyve suları var : Kivi suyu, mango suyu, çilek suyu, papaya suyu gibi. Onları da çok sevdim ben. Minik minik şişelerde, enerji içeceği gibi hep yanımızda taşıdık.


                          

                         

                          

Kaldığımız Otel
                                 
Otelimiz 25 katlı, her katta en az 15 odası olan gösterişli bir oteldi. Ama odalar en azından 6 aydır tozu alınmamış gibiydi. Allah'tan banyo ve çarşaflar temizdi. Medine'de 3 gün kaldık, kabul edilebilirdi ancak Mekke'de 11 gün boyunca oda temizleme hiç gelmedi. Zaten bu tür işlerde hep Sudanlı, Pakistanlı erkekler çalışıyormuş. Bizde de öyleydi, adamları her gördüğümde sandalye de oturuyorlardı :) Talepleriniz için resepsiyona indiğinizde, resepsiyonda çalışan adam sadece Arapça biliyordu. Türklerin yoğun olarak kaldığı bir otelde, hadi Türkçe bilmiyorsunuz, İngilizce nasıl bilinmez? Her otelde bu şekilde değildir elbette ama personelleri kalifiye değildi. Tur şirketinin görevlisi olmasa, derdimizi zor anlatacaktık. Eğer daha fazla ödeyerek yüksek maliyetli bir otelde kalmıyorsanız, Mekke'de bunlarla karşılaşmanız olağan.




Kabe'nin etrafındaki, dini olayların gerçekleştiği değerli birçok yerde, şimdi binalar, oteller var. Üstteki resimde sol da bulunan binanın yerinde, Hacer-ül Esved taşı bulunmuş. Hz. Bilal ilk ezanı burada okumuş. Ve birçok önemli olay yine bu Kabe'nin yanı başındaki tepecikte yaşanmış. Şimdi ise bu alanda Kraliyetin Misafir Konaklama Evi bulunuyor.



Kabe'deki görevli polisler oldukça katı. Bin bir milletten insan olunca, belki de kurallara sadık kalmaları haklı bir sebep veriyor ama bazen de olan olaylara üzülüyorsunuz. Namazlardan belli bir süre önce yoğunluğa bağlı olarak kapıları kapattıklarını ve geçişlere izin vermediklerini söylemiştim. Bazen de iki namaz arası kısaysa hiç açmıyorlar, akşam ve yatsı gibi. Bir gün tavafa giriş için sıra beklerken, polis kapıları kapattı. Namazdan sonra gelmemizi istedi. Türkiye'den gelen önümüzdeki bir hanımefendinin ise özel bir durumu vardı. Annesi ile beraber girmişler tavaf alanına, tavaf alanında abdest alma yeri olmadığından, hanımın abdest almak için çıkması gerekmiş, annesi yaşlı diye de onu içeride bırakıp, tavaf bölgesinden ayrılmış. Durumu polise anlattı, hatta Arapça bilenler tekrar aktardı. Polis izin vermeyince, dışarı çıkmakta olan kendi kafilesindeki bir kişiden yardım istedi. Gençler aramışlar ve teyzeyi bulamamışlar. Bunu duyan hanım, daha çok panik oldu. Polisten tekrar rica etti; Bakın çantamı bırakıyorum, cüzdanım herşeyim sizde kalsın, annemi bulup hemen çıkacağım" diye. Polis Nuh diyor peygamber demiyor. Kadıncağızda o panikle çıkanların arasına dalıp, içeriye girmeye çalışınca, polis baş örtüsünden yakalayıp çekti kadını. Kadının saçı yarıya kadar açıldı. Hepimiz çok üzüldük ve polise tepki gösterdik.



Her otelin servisi mevcut. Kapının önünden kalkan otobüsler, belirli aralıklarla ücretsiz olarak Kabe'ye götürüyor. Eğer yine ezana yakın bir saatte gitmek istiyorsanız, otobüs kalkmıyor, ezandan sonra hareket ediyor. Otobüs şoförleri hep Sudanlı, Afgan, Pakistanlı.


Kabe'nin karşısındaki namaz kılınan sütunların altında, namaz dışında kadın erkek karışık oturup ibadet edilebiliyor. Ezana yarım saat kala, görevliler kadınları kaldırıp, başka yerlere yönlendiriyorlar.


Hacer-ül Esved
Hacer-ül Esved
Kabe'nin etrafında tavaf etmek bile kalabalıktan dolayı zor iken, Hacer-ül Esved taşının önü izdiham halinde oluyor.  O yüzden burada her daim görevli bulunuyor. Tur rehberleri bize, Hacer-ül Esved taşına bakmak için kalabalığa girip canımızı tehlikeye atmamamız için uyarmıştı. Sonuçta sevap kazanmak için yaptığın bir şey, insanlar birbirini ciddi bir şekilde itip kakıyor, daha çok günaha giriyorsun. Hiç bir an  tenha denk gelmediği için de, biz gidip bakmadık. Ama oradayken iki vakanın haberini aldık. Bir kişi bakmak için kafasını sokmaya çalıştığında, ittirilmiş ve boynu ciddi hasar görmüş (kırılmış). Diğer kişi ise o kalabalıkta fenalaşarak hayatını kaybetmiş. İstanbul'a geleceğimiz son gün, sabah namazında Hacer-ül Esved'e uzak fakat rahat görülebilen yönde bulunuyorduk. İmamın selam vermesiyle, görebilmek için yukarıya doğru dizlerimi kaldırdım. Aynı anda 15-20 kişi Hacer-ül Esved'e doğru adeta uçtu. Altta kim kaldı, ne oldu bilmiyorum, şok olmuş kalmıştım.

Hz. İbrahim'in ayak izi

Hz. İbrahim Peygamber'in ayak izi, Kabe'nin hemen yanında bulunuyor. Kabe yapılırken bastığı taşta bu iz oluşmuş. Hacer-ül Esved taşının aksine, Ayak izinin yanına gitmekte zorlanmadık, fakat buzlu cam yapmışlar, çıplak gözle görebildiğiniz aşağıdaki resim ile aynı.

Hz. İbrahim'in ayak izi

Hz. İbrahim'in ayak izi



Mekke'deyken uzun süre yürümekten ve hava değişikliklerinden dolayı ailede hepimizin ayakları şişti. Bir gün ise annem yürümekte oldukça zorlanınca, tekerlekli sandalye kiralayalım dedik. Kabe'de ufak çapta bir sandalye mafyası kurulmuş. Tavaf 100 riyal, Say 50 riyal dediler. 1 saat için oldukça yüksek rakamlar söylediler. Başka kime sorabiliriz diye etrafta bakınıyordum ki, ilerde BİM poşetli bir bayan gördüm. O an Paris Eyfel Kulesinin önünde Bim poşetiyle fotoğraf çektiren arkadaş geldi aklıma. (Buradan hatırlatayım efendim) Ahaa dedim bizden bu :)) Onlar, otelden ücretsiz temin etmişler. Biz de kendi otelimizden rica ettik ve mevcutta olanlardan biriyle işimizi gördük.


Medine insanı gerçekten de hoşgörülü ve yardımseverdi. Mekke'de kimse kimseyi umursamıyor, soru sorsanız yardımcı olmak hoşlarına gitmiyor. Sorduğunuzu anlıyorlar ama anlamıyormuş gibi davranıyorlar. Satıcılar da Medine'ye nazaran daha tok satıcı. O nedenle alışveriş yapılacaksa, Medine'den yapmak daha mantıklı geldi bize.








Kabe'nin birçok çıkış kapısı var.  Biz Şişe bölgesindeki otellerde kaldığımız için hep otobüs duraklarının olduğu kapıdan, Selam Kapısı'ndan girmeyi tercih ettik. Eğer tam ters yöndeki Zemzem Tower'ın bulunduğu kapıdan çıkarsanız, bambaşka bir dünya ile karşılaşıyorsunuz. Öbek öbek oldukça yüksek binalar bu kapının hemen karşısında. Birçok lüks otel de hemen burada hizmet veriyor. Zemzem Tower'ın altı aynı zamanda alışveriş merkezi. Diğer binaların altında da çarşı şeklinde dükkanlar mevcut. Hatta "ne alırsan 3 Riyal dükkanı" bile bulduk, deve şeklinde anahtarlık aldık :) Dönüş için mecburen  geldiğimiz kapıyı kullanmamız gerekti çünkü otelimize gidebilmek  için ya taksi tutup yaya yolu olmayan tünelden gitmek gerekiyor ya da aynı yerden dönmemiz gerekiyor. Biz dönmek için  kapıya yöneldiğimizde polis girmemize izin vermedi. Çünkü yatsı namazına yaklaşık yarım saat vardı. Mecburen bekledik. Bu nedenle Kabe'ye girmek için ya da tavaf alanına girmek için namazlardan en az 1.5 saat önce kapıda bulunmak gerekiyor.










Mekke'de iken Kabe dışında birçok yeri gezme fırsatımız oldu. Bir gün Sevr Dağı'na gittik. Bulunduğu yere bir mescid yapılmış, kapısı kapalıydı. Maalesef ki çevresi toz toprak içerisindeydi.


Sevr Dağı

Sevr Mescidi

Sevr Mescidi


Araplar deli gibi araç kullanıyorlar. Yolda herhangi bir anda, bir kazayla karşılaşmanız büyük olasılık.
Otobüsteyken karşılaştığımız kaza


Arafat
Arafat, hac esnasında yapılan ibadetlerden. Hz. Adem ve Hz. Havva'nın dünyadaki buluştukları noktaymış. Ufak bir tepe, insanlar buraya çıkıyorlar, dua ediyorlar. Her yerde ne yapılmaması gerektiğine dair birçok dilde tabelalar mevcuttu.

Arafat

                                          


Arafat

Arafat, hac zamanı olmamasına rağmen adeta bir pazar alanına dönüşmüştü. Maalesef ki, çok fazla çöp vardı. Temizliğe pek dikkat edilmediğine üzüldüm. İlk defa hörgüçlü bir inek gördüm burada. İlginçti. Bir arabadan ipi tutulup yürütülen bir deve de gözümüzden kaçmadı.


Arafat
Deve
Müzdelife

Müzdelife de, hacıların, hac vazifeleri sırasında konakladığı yermiş. Burada çok sayıda çadır mevcut, her birinde klima var. Hz. İbrahim'e kurban etmesi için hayvan indiği Mina Tepesi de hemen yanı başında bulunuyor. Arka bölümde de şeytan taşlama alanı mevcut.


Müzdelife
Müzdelife
Müzdelife
Şeytan Taşlama Yeri


Cirane Mescidi, Peygamberimizin de ihrama girdiği bir mescidmiş. Umre yapmak isteyenler, Kabe'ye belli mesafe uzaklıktaki belirli yerlerden ihrama girebiliyorlar. Bu mescid de onlardan biriydi.

Cirane Mescidi

Ve Peygamberimiz Hz. Muhammed'in doğduğu ev. Kabe'nin hemen yanı başında bulunuyor. Şu anda üzerinde iki katlı bir bina var, kütüphane olarak kullanılıyormuş


Hz. Muhammed'in Doğduğu Ev
Selam Kapısı


Kabe'de her namazdan sonra cenaze namazı kılınıyor, evet, sabah namazında da, akşam ve yatsı namazında da cenaze kaldırıyorlar. Cenaze namazı da olsa cuma namazı da, kadınlar da kılıyor. Cuma günü ezandan hemen önce, cenazelerin  girdiği kapıdan, peş peşe 6 tane cenazeyi taşıdılar. Hepsi yakınlarının elinde sedyedeydi ve üzerileri sadece beyaz bir örtü ile örtülmüştü. Yani tabut kullanmıyorlar.



Biz Mekke'de bulunduğumuz dönemde (Şubat başı 2016), hava sıcaklığı 35-38 derece arasındaydı. Bazı günler hava bulutlu olmasına rağmen, sıcaklık kendini hissettirdi. Bir akşam biz dışarıdayken, şiddetli yağmur başladı, adeta bardaktan boşanırcasına. Yollar dize kadar su oldu desem abartı olmaz. Yaklaşık 1 saat bulunduğumuz yerde mahsur kaldık. Sonra mecburen suya gire çıka otelimize döndük :)

Mekke'de yağmur
Ve gelelim bizim valize. Sabah- akşam tur şirketine hatırlatmak zorunda kaldığımız valiz maalesef ki bulunamadı. Otel kapısının önünü gösteren bir kamera olmadığından ne olduğu da belli değildi. Muhtemelen aynı anda çıkış yapan yolcularınki ile karıştı dediler. Giden gitti... Sorumluluk tamamen tur şirketinde olduğundan, karşılanmasını istedik. Ancak Arabistan'da bulunması mümkün olmayan şeyler de vardı içinde. Bu nedenle çoğundan feragat ettik. Geri kalanlar için de bir hafta boyunca hatırlatma yapınca, şirket dönmemizden bir gün önce muadillerini aldı. Alttaki resimde bulunan alış veriş merkezine gittik. Genel olarak Arabistan'da iki çeşit mal var: Ucuz Çin malları, Kaliteli Türk Malları. Neden üretildiği belirsiz bir şey almak istemiyorsanız, Türk Malı alıyorsunuz. Eşimin çamaşır, çorap gibi ihtiyaçlarını, Arabistan'da Türk Malı alarak karşıladık :) Bu arada, ülkenin her yerinde olduğu gibi, avmlerde de namaz saatleri hassasiyeti var. Daha doğrusu eğer ezan vaktinde dükkanlar açıksa, içeride kimse varsa, ceza kesiliyor. O nedenle biz mağazadayken, ezana yarım saat kala ışıkları söndürdüler, herkese çıkması için yönlendirme yaptılar. Alışveriş arabamızı dolu bir şekilde bırakıp, dışarı çıktık. Namaz saati geçtikten sonra içeri girip, alışverişe kaldığımız yerden devam ettik.

Böylelikle bir rivayeti de öğrenmiş olduk. Kutsal topraklara gelenler, tekrar gelsinler diye, bir eşyasını orada bırakırlarmış, o şey onu tekrar çağırırmış. Eğer bu doğruysa, eşimin nesi var nesi yoksa Mekke'de kaldığı için, çok yakın zamanda tekrar gitmesi kuvvetle muhtemel :)))

Mekke'de bir alışveriş merkezi
                         
Mekke'den İstanbul'a dönüşte Cidde'nin yakınındaki hava alanından uçağımız kalktı. Hava alanının bahçesine hac/umre ziyaretçilerinin beklemesi için bir alan yapmışlar. Hemen yanına açık hava mescidleri, yanında wc/abdest alma yeri. Mescid oldukça tozluydu, yakın zamanda temizlendiğini sanmıyorum. Wc/Abdest alma yeri, bizim zamanımızdaki okul tuvaletlerinden beterdi. Anlamakta güçlük çektim ve üzüldüm doğrusu. Bir hava alanındaki wc ler nasıl bu kadar bakımsız olabilir?

Diyanet işleri, zemzemi kişi başına 5 lt olarak hava alanında size teslim ediyor. Onun dışında Suudi Hükümeti'nin zemzem taşınmasına izin vermediği söylenmişti bize. Kontrol ediyorlarmış. Biz de ne olur ne olmaz diye, kaldığımız günler boyunca küçük su şişeleri biriktirmiştik ve onlara zemzem doldurup, valizlerimize paylaştırmıştık. Havaalanına girişte valiz kontrolü yapılmadı. Kimse de birşey sormadı, yani biz rahatça geçirdik. Ama valiz dışında ayrıca bidonlarla zemzem taşımak isteyenlere,  müdahale ettiler. Çünkü bir şekilde şişe patlayabilir ya da akıtabilir, başkalarının valizlerine zarar verebilir.

Kutsal Topraklara doğru yola çıkarken, türlü sıkıntılarla karşılaşmamızın olağan olduğunu söylemişlerdi bize. Mekke ve Medine'nin çilesi çok olurmuş. Biz de orada, artık espriye vurduğumuz meşhur lafla " Sabır Haciii Sabırr" dedik hep. Güzel ülkemde kutsal yerlerin temizliğine verilen önemi gördükten sonra, Kabe ve Mescid-i Nebevi dışındaki yerlerin bu kadar bakımsız olmasına, her ay yüz binlerce insanın ibadet için geldiği bu yerlerin haline oldukça üzülmüştüm. Ama enteresan bir şeydir ki, zaman geçtikçe insan tekrar gitmek istermiş, ben de yaşıyorum bunu. Gelince güzel Türkiye'min toprağını öptüm, ama yarın gidiyoruz deseler, yine gitmek isterim.

Allah gitmek isteyen herkese de en yakın zamanda nasip etsin. Amin.


Bu yazımı da okumuş muydunuz?

Suudi Arabistan Bölüm 1 : Medine



26 yorum:

  1. Ne kadar güzel anlatmışsın İstanbul Hanımefendisi, yüreğine sağlık.İnşallah bize de görmek nasip olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin Blanacığım, inşallah canım. Allah tüm gönlünden geçenlere, oraların havasını solumayı nasip etsin.

      Sil
  2. Resimler mükemmel... Rabbim bize de nasip etsin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Abdullah Bey. Amin, inşallah sizlere de nasip olur.
      Selamlar.

      Sil
  3. elinize emeğinize yüreğinize sağlık rabbim bize de nasip etsin inşallah :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin canım benim. İnşallah hepimize tekrar tekrar nasip olsun.

      Sil
  4. Allah kabul etsin. Bizede nasip eder inşallah. Gitmeden gitmiş gibi olduk sayenizde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin Kadriye Hanım. İnşallah sizlere de nasip olsun. Orada da hep öyle dua ettik. Gitmek isteyen herkesi dua ile çağırdık Kutsal topraklara.

      Sil
  5. Müthiş bir paylaşım bu hanfendicim.
    Bence Kabe nin etrafı mütevazi olmalı her türlü şatafattan dünya gösterişinden uzak. Ama maalesef Suudi Arabistan farklı bir bakış açısında.
    Ne mutlu sana canım. İnşallah bize de nasip olur .
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Demir Hanımcığım çok teşekkür ederim.
      Fazlasıyla katılıyorum sana. Tamam otel, bu kadar turist alan bir yer için zorunluluk ama, gidip Hz. Ebubekir'in bulunduğu evin üstüne Hilton Oteli dikmek nedir? Bunun gibi çok örnek var. Mukaddes yerleri dümdüz edip, üstüne oteller dikmişler. Hz. Peygamber'in de evinin üstüne dikerdi bunlar bu mantıkla, nasıl olduysa tepki alırız diye düşündüler herhalde. Suud aklı bizden farklı çalışıyor, ben de buna üzüldüm çok.
      İnşallah sizlere de nasip olsun canım, farklı bir bakış açısı kazandırıyor insana, o kadar ırktan binlerce insanla omuz omuza bulunmak.
      Sevgiler.

      Sil
  6. çok açık anlatmışsın herşeyi iyiysiyle de kötüsüyle de. genelde gidenler kötü şeylerden bahsetmeyip kutsal yerleri övermiş gibi ülkeyi de övdükçe övüyorlar ve bana bu saçma geliyor açıkçası. o nedenle çok beğendim yazını :) Allah kabul etsin ve Allah isteyen herkese nasip etsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Pelinciğim,
      Arabistan'ın güzelliklerini anlatan çok yazı var, elbette manevi açıdan hissettirdikleri tarif edilemez.Farklı memleketlerden gelmiş binlerce insanla omuz omuza olmak çok enteresan bir duygu. Adamlar Kabe'yi ve Peygamberimizin yattığı Mescid-i Nebevi'yi çok görkemli yapmışlar, olması gereken de bu. Ama geri kalanına bakarsak, yazdıklarımın eksiği vardır, fazlası yok. İnsanlar herhalde dini bir vecibe için gittik, kötüyü söylemeyelim diye düşünüyorlar ama söylemedikleri için de ben beklentiyi hep yüksek tutmuştum, çoğu noktada hayal kırıklığına uğradım. Umarım çalışmalar bitince bu olumsuzluklar ortadan kalkar, zihniyette biraz olsun değişir.

      Sil
  7. Allah kabul etsin...Ne mutlu sana...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin çok teşekkür ederim. Çok sağolun.

      Sil
  8. İki bölümüde okudum resimlere baktım çok güzel bir duygudur diye düşündüm yüreğiniz dert görmesin rabbim bizede nasip etsin .
    ALLAH razı olsun sizden gözlerim dolu dolu baktım resimlere ,kabeyi sıvazlayıp koklasam:((

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siyah Kuğu, çok teşekkür ederim. Allah inşallah size de ilk fırsatta gitmeyi nasip etsin. Çok şükür nasip oldu Kabe'ye dokunmak, defalarca. Çok enteresan bir duygu yoğunluğu yaşatıyor insana. Sizden de Allah razı olsun.

      Sil
  9. Hz. Allah c.c. kabul etsin umrenizi.

    Bazen her şey eskisi gibi kalsaydı keşke diyorum kendi kendime. Asrı saadette olduğu gibi. Eğer yanlış düşünüyorsam Allah c.c. beni affetsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin Sevgili Yolcu,
      Bazen ben de aynı duyguları paylaşıyorum sizinle. Sonra bunda da bir hikmet var ki, biz bu zamanlarda doğduk diyorum. Asrı saadetin güzelliği kadar, zorlukları da aşikarmış. Her dönemin ayrı zorluğu işte.
      Allah razı olsun. Sevgiler.

      Sil
  10. Gitmiş gibi olduk. Zemzem toweri ilk kez gördüm. Vinçler bana çok kötü ölümü hatırlatıyor. Hani vinç düşmüştü ya.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef vinçlerin yanına ilk gittiğimizde, ben de aynı şeyi düşündüm. O an aynı şeyin bizim başımıza gelme ihtimalinin olduğunu. Zor durum.

      Sil
  11. Genç yaşta görmek lazım aslında.ne güzel bir fırsat çıkmış, ne iyi etmişsiniz,
    Allah kabul etsin...
    Çok detaylı bir kaynak niteliğinde olmuş yazınız. Adeta belgesel...
    Teşekkürler emeğiniz için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin çok teşekkür ederim ne güzel sözler böyle...
      Gerçekten de fırsat çıktı karşımıza, değerlendirdik. Roma'ya, Paris'e de gidebilirdik aynı maliyetle. İyi ki Arabistan'a gitmişiz. Bakış açım değişti birçok şeye.
      Sizlere de nasip olsun inşallah.
      Sevgiler.

      Sil